Özgür Akıl: KOD ADI FIRAT-3

Özgür Akıl: KOD ADI FIRAT-3

Özgür Akıl: KOD ADI FIRAT-3

Suriye’nin Doğusunda Görünmeyen Masa: Sessiz Oyunun Yeni Perdesi

Suriye’nin doğusunda görünmeyen bir masa kuruldu. SDG ile Şam yönetimi, ABD’nin sessiz arabuluculuğunda yeniden bir araya geldi. Ancak bu masa, barış masası değil; güç dengesinin yeniden kurulduğu bir satranç tahtasıydı.

Washington’un dili “barış” dese de hedef belliydi: İran etkisini çevrelemek ve bölgedeki enerji hattını kontrol altında tutmak. Her ülke, sessiz adımlarla kendi çıkarının peşinde. Ortadoğu yine, görünmeyen ellerin gölgesinde bir denge oyununa sahne oluyor.

Yerel Halk Dengesi ve Sosyal Gerilim

Suriye’nin doğusundaki Arap aşiretleri, Türkmen toplulukları ve Hristiyan azınlıklar, hem Şam’dan hem SDG’den adalet bekliyor. Ancak tablo, eşit temsilden çok, güç paylaşımını gösteriyor.

Şam yönetimi altındaki halk yolsuzluk, yoksulluk ve baskıdan şikâyetçi. SDG bölgelerinde ise Kürt siyasi elitlerin ağırlığı Arap ve Türkmenleri yönetimden dışlıyor. Bu durum, toplumun tabanında sessiz bir öfke biriktiriyor.

Dış güçlerin yıllardır uyguladığı “böl, parçala, yönet” politikası; küçük devletçikler, yapay sınırlar ve kontrol edilen krizlerle yeniden sahnede.

SDG Bölgelerinde Gerçekler

SDG’nin “özerk yönetim” adı altında kurduğu yapıda Arap temsilciler görünse de karar mekanizması tamamen PYD/YPG kadrolarının elinde.

Deyrizor bölgesindeki Arap aşiretleri ikincil konumdan rahatsız; Türkmenler ise neredeyse görünmez durumda. Zaman zaman küçük çaplı silahlı direnişler yaşanıyor. Halk, kendi toprağında yabancılaşmış hissediyor.

Şam’ın Kontrol Alanlarında Derin Çöküş

Şam yönetimi istikrar görüntüsü verse de meşruiyetini halk nezdinde çoktan kaybetti.

Ekonomik kriz, maaşsız memurlar, artan yolsuzluk ve baskı, halkın umudunu tüketiyor. Devletle halk arasındaki güven köprüsü tamamen yıkılmış durumda. Artık “devlet” sadece kâğıt üzerinde bir otorite.

Türkiye’nin Sahadaki Yaklaşımı

Ankara, Arap ve Türkmen nüfusun dışlanmasını kendi güvenlik çemberi içinde değerlendiriyor. Bu, Türkiye’nin hem diplomatik hem istihbarî planlamasında meşru bir gerekçe haline gelmiş durumda.

Tel Abyad, Rasulayn ve Cerablus hattında Türkiye, yerel meclisler aracılığıyla alternatif bir yönetim modeli oluşturuyor. Amaç, hem istikrarı korumak hem de bölge halkını terör örgütlerinin baskısından uzak tutmak.

Askerî Hazırlıklar ve Görünmeyen Savaş

Son haftalarda YPG, Türkiye sınırına yakın bölgelerde ciddi bir yığınak yaptı. Tel Rıfat’ta Rus askerî polisi gözetiminde mevziler güçlendirildi; Menbic ve Kobani hattında ağır silahlar ve tünel sistemleri kuruldu.

ABD desteğiyle yürütülen bu hazırlık, sadece savunma değil, aynı zamanda psikolojik bir mesaj niteliğinde: “Biz hâlâ sahadayız.”

Ancak Türkiye bu hareketliliği tüm birimleri ile adım adım izliyor ve sahayı mutlak kontrol altında tutuyor.

Uluslararası Denge Oyunu

ABD sessiz, Rusya temkinli, İran ise perde arkasında.

Washington’un önceliği, petrol hattı ve İran’ı çevrelemek.

Moskova ise YPG’nin hamlelerini izlerken Türkiye’ye “sakin ol” mesajı veriyor ama YPG’nin Tel Rıfat’taki hareketliliğine göz yumuyor.

Sonuçta ortaya “kontrollü gerilim stratejisi” çıkıyor: Herkes birbirini izliyor ama kimse tamamen geri adım atmıyor.

Halkın Endişesi ve Türkiye’nin Çekilme Hamlesi

Türkiye’nin Suriye kuzeyindeki bazı “danışma timlerini” geri çekmesi, bölge halkında tedirginlik yarattı. Arap ve Türkmenler bu durumu “koruma zafiyeti” olarak algıladı.

Bazı yerlerde yerel milislerin yeniden organize olduğu görülüyor. Halkın ekonomik faaliyeti azaldı, köylerde geçici tahliyeler başladı.

Ancak Türkiye bu hamleyi “yeniden yapılanma” olarak değerlendiriyor. Geri çekilme, sahadaki esnekliği artırmaya yönelik taktik bir adım olarak görülüyor.

Yeni Çatışma Dönemi: Halep - Deyr Hafir Hattı

Son günlerde Halep doğusu, Deyr Hafir kırsalı, Bab ve Menbic çevresinde çatışmalar yeniden tırmanıyor.

YPG unsurları, Şam yanlısı milislerle ve SMO (Suriye Milli Ordusu) ile zaman zaman çatışıyor.

Türk hava unsurlarının devreye girmesiyle YPG’nin hareket kabiliyeti azaldı. Ancak bölge halkı, sivil güvenliğin yeniden tehlikeye girdiğini düşünüyor.

Olası Senaryolar

  • Senaryo 1 – Kısa Süreli Çatışma: Türkiye ve SMO, YPG’nin hamlelerini bastırır; bölge kısa sürede yeniden dengeye oturur.
  • Senaryo 2 – Orta Vadeli Gerilim: Halep ve Deyr Hafir hattında çatışmalar yayılır; sivil göç dalgası oluşur.
  • Senaryo 3 – Uzun Vadeli İç Savaş: SDG/YPG, Şam ve SMO arasında çok cepheli savaş; Suriye’nin doğusu yeniden kan gölüne döner.

Sonuç: Görünmeyen Masanın Gerçek Hesabı

Suriye sahası, hâlâ küresel güçlerin laboratuvarı gibi. Her ülke, kendi çıkarı için yeni denklemler kuruyor.

Ancak unutulmaması gereken bir gerçek var: her denklemde insan var.

Arap çocuğun ağlayan sesi, Türkmen köylünün boş tarlası, Kürt annenin savaşta kaybettiği evladı… Bu tablo, sadece harita değil, bir insanlık dramı.

Türkiye, hem sınır güvenliğini korumak hem de bölgedeki insani dengeyi sağlamak zorunda.

Çünkü bu topraklarda, barışın dili sessizliğe değil, adalete ihtiyaç duyuyor.

08.10.2025

Özgür Akıl/Sosyolog

Scroll to Top