Özgür Akıl: “ABD, İRAN VE İSRAİL’İN PLÂNLARI: TÜRKİYE DENGELERİ NASIL DEĞİŞTİRİYOR?”
Diğer Haber Kategorileri
Özgür Akıl: “ABD, İRAN VE İSRAİL’İN PLÂNLARI: TÜRKİYE DENGELERİ NASIL DEĞİŞTİRİYOR?”
Suriye’de Yeni Dengeler
Bölge artık yalnızca iç savaşın izlerini taşıyan bir ülke olmaktan çıkıp küresel güçlerin satranç tahtasına dönüşmüş durumda. ABD, İran ve İsrail’in çıkar çatışmaları, sahadaki dengeleri sürekli değiştirirken Türkiye’nin kararlı stratejik hamleleri, sürecin seyrini belirleyen en önemli faktör haline geldi.
İran Destekli Unsurlar ve Mezhep Gerilimi
İran’ın Kudüs Tugayları, Irak’taki Haşdi Şabi milisleri ve Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG unsurları, bölgede mezhep çatışmalarını körükleyerek kaosu derinleştirme stratejisi izliyor. İran destekli bu gruplar, Lazkiye, Tartus ve Banyas bölgelerine ağır silahlarla girerken, sahada varlıklarını pekiştirmek için Şii unsurları öne çıkaran saldırılar gerçekleştiriyor.
Bu durum, bölgede uzun süredir devam eden Şii-Sünni gerilimini alevlendirirken, ABD ve İsrail’in kendi stratejik çıkarlarını hayata geçirebilmesi için uygun bir zemin oluşturuyor. Özellikle Batı basını, bu kaosu farklı yansıtarak Türkiye’nin askeri ve diplomatik girişimlerini engellemek adına manipülatif haberlerle süreci yönlendirmeye çalışıyor.
Türkiye’nin Stratejik Hamlesi
Bölgedeki mezhep savaşlarını ve terör unsurlarını engellemek için en güçlü adımı atan Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde sahaya doğrudan müdahale ederek hem güvenliği sağladı hem de bölgedeki dengeleri değiştirdi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyonları, sadece terör örgütlerini değil, aynı zamanda ABD, İran ve İsrail gibi aktörlerin hesaplarını da bozdu.
Ankara, Suriye’deki istikrarı sağlamak için yalnızca askeri değil, diplomatik ve istihbari hamlelerini de devreye sokarak süreci kontrol altına aldı. Bu bağlamda, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın, Suriye’nin başkenti Şam’a kritik bir ziyaret gerçekleştirdi. Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara tarafından kabul edilen Türk heyeti, Suriye’nin geleceğine dair yeni bir sürecin başlangıcını oluşturdu.
Sahte Anlaşma ve PKK/YPG’nin Çıkmazı
Türkiye’nin sahadaki etkinliği arttıkça, ABD panik içinde yeni bir diplomatik manevraya girişti. PKK/YPG kontrolündeki sözde “Suriye Özerk Yönetimi”, ilan edilen yeni Suriye anayasa taslağını tanımayacağını açıkladı. Ancak, bu açıklamanın sahada hiçbir karşılığı olmadığı gibi, örgütün yalnızca kendi pozisyonunu güçlendirmeye yönelik bir hamle olduğu net bir şekilde ortaya çıktı.
PKK/YPG’nin samimi olmayan bir yapı olduğu ve bölge halkının huzurunu baltalayan bir terör örgütü olduğu gerçeği, Türkiye’nin askeri ve diplomatik hamleleriyle bir kez daha kanıtlandı.
ABD ve Batı’nın desteğini alarak bölgede varlığını sürdüren bu yapılar, Suriye’nin geleceğinde bir aktör olamayacaklarını fark ederek Türkiye’nin hamlelerini engellemek adına başarısız girişimlerde bulunuyor.
Türkiye’nin Yol Haritası
Türkiye, bölgede istikrarı sağlamak için kararlılıkla şu adımları atmaya devam etmelidir:
* Suriye’nin kuzeyinde askeri baskı artırılmalı,
* Bölge halkının güvenliği sağlanarak devlet otoritesi güçlendirilmelidir,
* Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) yeniden yapılandırılmalı ve güçlendirilmelidir,
* YPG, PKK ve SDG gibi terör örgütlerinin bölgedeki varlığı tamamen sona erdirilmelidir.
Bu adımların başarıyla hayata geçirilmesi, sadece Türkiye’nin sınır güvenliğini değil, aynı zamanda Suriye’nin gelecekte istikrarlı bir devlet yapısına kavuşmasını da sağlayacaktır.
Türkiye ve Dünyaya Mesaj
Bölgedeki mevcut durum, büyük güçlerin hesaplaşma sahasına dönüşmüş durumda. Ancak Türkiye, askeri, siyasi ve diplomatik alanda attığı stratejik adımlarla bu oyunu bozarak kendi çıkarlarını koruyan hamleler yapıyor.
Türkiye’nin Suriye’deki varlığı, yalnızca sınırlarını koruma amaçlı değil, aynı zamanda bölge halkının huzurunu sağlama ve terör unsurlarını bertaraf etme noktasında kritik bir öneme sahip.
Bugün Suriye’de huzur ve güvenliğin sağlanabilmesi için en önemli aktör Türkiye’dir ve atılacak her adım, bölgede Türkiye’nin belirleyici gücünü daha da pekiştirecektir.
Unutulmamalıdır ki, bölgede son sözü söyleyen aktör, masaya en güçlü şekilde oturan olacaktır. Ve bugün, o güç Türkiye’dir.
Özgür Akıl/Sosyolog