Orhan Bali: “CUMHURİYET REJİMİMİZDE HÜRRİYETLER”

Orhan Bali: “CUMHURİYET REJİMİMİZDE HÜRRİYETLER”

Orhan Bali: “CUMHURİYET REJİMİMİZDE HÜRRİYETLER”

Cumhuriyette yönetilen hür yaşayan vatandaştır. Bu hürriyetler, negatif, pozitif ve aktif olmak üzere üçe ayrılır. Negatif hürriyet; kişinin başkalarının hürriyetini ihlal etmemek kaydıyla dilediği şekilde hareket edebilme hakkıdır. Pozitif hürriyet; devletin vatandaşa hizmet götürerek yaşam kalitesini yükseltmesini isteme hakkıdır. Aktif hürriyette ise vatandaşın yönetime iştiraki seçme ve seçilme hakkı ile olur.

Vatandaşlarımızın anayasamızda olan hakları:

  1. Vatandaşlık hakkı,
  2. Maddi -manevi kişi dokunulmazlığı,
  3. Özel hayatın gizliliği,
  4. Ailenin korunması,
  5. Eğitim -öğretim,
  6. Çalışma ve sözleşme,
  7. Sağlık, çevre ve konut edinme,
  8. Sosyal güvenlik,
  9. Seçme seçilme ve siyasi faaliyette bulunma,
  10. Toplantı hak ve hürriyeti,
  11. Dernek ve vakıf kurma,
  12. Toplantı ve gösteri,
  13. Mülkiyet hakkı,
  14. Hak arama,
  15. İspat hakkı
  16. Suçun şahsiliği,
  17. Konut dokunulmazlığı,
  18. Haberleşme,
  19. Yerleşme ve seyahat
  20. Din ve vicdan hürriyeti,
  21. Düşünme ve kanaat hürriyeti
  22. Düşünceyi açıklama ve yayma,
  23. Bilim ve sanatla uğraşma,
  24. Basın hürriyeti,
  25. Siyasi parti kurma ve girme,
  26. Dilekçe

Tüm bu haklar İslam hukukunda da vardır ve İslam bunlara karşı veya mani değildir. Daha evvel peygamberimiz tüm Arabistan‟a şamil, anayasası Kuran olan bir devlet kurdu demiştik. Bu devlet tüm unsurları ile demokratik bir cumhuriyettir. Herkes hür iradesi ile hareket edebiliyor; mevzuatı ihlal etmedikçe hiçbir keyfi muameleye maruz kalmıyordu. Hatta peygamberimizi dahi sahabeden birinin bir meseleden dolayı “Adil ol ya Muhammed!” Diye azarladığı söylenir. Monarşi ve oligarşi rejimlerinde yukarıda sayılan hürriyetlerin büyük bir kısmı yoktur veya kullanma ortamı bulunamamıştır.

PEYGAMBERİMİZİN KURDUĞU CUMHURİYETİN YIKILIŞI VE SALTANATA GEÇİŞ

Peygamberimiz, kurduğu cumhuriyetin otuz sene yaşayacağını, ondan sonra saltanatın geleceğini beyan eder. Olay aynen peygamberimizin dediği gibi gelişir ve seçilerek gelen meşru dört halifeden sonra, “Allahın hükmüyle hükmetmeyenden daha zalim kim var?” Ayetine rağmen Emevi soyundan gelen Muaviye, peygamberimizin kurduğu cumhuriyeti kılıç zoruyla yıkar ve saltanata geçer. Muaviye Kuranı dolayısıyla anayasayı ihlal etmiş, bazı sahabeler de buna destek olmuşlardır.

Olay şöyle gelişir: Hz. Ali halife seçilmiştir ve meşru halifelerden dördüncüsüdür. Muaviye ise devlet başkanlığına bağlı Şam Valisi’dir.. Ancak Hz. Ali’nin halifeliğini tanımaz, geçersiz ve uydurma gerekçelerle halifeye yani meşru devlet başkanına isyan eder. Peygamberimiz bu isyanla ilgili olarak, en sevdiği sahabelerden Ammar bin Yasir’e sağlığında “ey Ammar, senin ölümün isyankâr ve şaki bir güruh tarafından olacaktır” der. Bilahare Hz. Ali’ye isyan eden Muaviye ile devlet güçleri arasında Sıffin Savaşı başlar ve bu savaşta Ammar bin Yasir, Muaviye’nin askerlerince şehit edilir. Dolayısıyla peygamberimizin sağlığında söylediği bu hadis gerçek olur ve hadiste geçen isyankâr ve şaki güruhun Muaviye ve taraftarlarının olduğu anlaşılır.

Bu hadis tüm sahabeler tarafından bilindiği için Muaviye’nin baş danışmanı olan Amr İbnil As telaşlanır ve “Eyvah peygamberimizin Ammar ile ilgili hadisinde bahsettiği isyankâr ve şaki bir güruh dediği bizlermişiz” der. Muaviye “Hayır onlar Ammar’ı savaşa getirmese o da ölmezdi” diye Amr bin As’ı teselli eder ve karşı tarafı suçlar. Ancak peygamberimizce isyankâr ve şaki olarak belirtilen Muaviye, Hz. Ali ve oğlu Hz. Hasan’ın şehit edilmelerinden sonra iktidarı tam olarak gasp ederek halkın hâkimiyetine son verir ve saltanat rejimine geçilir. Bu sebeple İslam alimleri, seçilerek gelen dört halifeye “Halifeyi Hakikiye”, (haki ki halife) sonradan gelenlere de “Halifeyi Suriye” (sureten halife) demişlerdir.

ALİ VE MUAVİYE MÜCADELESİNDE SAHABELERİN TUTUMU

Hz. Ali halife olduğunda sahabelerin bir kısmı hayattadır. Ancak bazıları olaylara karışmaz ve tarafsız kalırlar. Bir kısmı ise çeşitli sebeplerle Hz. Ali’nin karşısında yer alırlar. Halifeliği süresince Hz. Osman’a muhalif olan Hz. Ayşe, Hz. Ali halife olunca bu sefer ona karşı Hz. Osman’ın kanını dava eder. Zira uğradığı zina iftirası sırasında Hz. Ali peygamberimize kendisini boşamasını söylemiştir. Bu kini sebebiyle Hz. Ali’nin halifeliğinde belirleyici rol oynayan cennetle müjdelenmiş Talha ve Zübeyir ile anlaşarak tarihte Camel Vakası olarak geçen savaşı organize eder. Bu savaş sebebiyle Hz. Ali’nin savaş gücü Muaviye güçleri karşısında zaafa uğramıştır. Bu savaşta on binden fazla insanın öldüğü söylenir.

Yarın: “SAHABELER”

Scroll to Top