M. Erhan Durukan: “SADİ IRMAK”

M. Erhan Durukan: “SADİ IRMAK”

M. Erhan Durukan: “SADİ IRMAK”

Sadi Irmak, 11 Kasım 1990 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Türk tıp doktoru ve siyasetçidir.

Mahmut Sadi Irmak, 15 Mayıs 1904’te Konya Seydişehir’de doğdu. İlk öğrenimini, Rüşdiyeyi ve Konya Sultanisi'ni birincilikle bitirip biyoloji öğretmeni oldu. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi.

1923 yılında İstanbul Üniversitesinde öğrenci olduğu yıllarda üniversitenin Devlet Bursu ile Avrupa'ya öğrenci gönderileceğine dair üniversite duvarlarında gördüğü ilana başvuran 150 kişi arasından seçilen 11 kişiden birisi olarak Berlin Üniversitesinde tıp ve biyoloji öğrenimi görüp 1929 yılında pekiyi derece ile tıp doktoru oldu. Hagen ve Düsseldorf hastanelerinde asistan olarak çalıştı, yurda dönünce Ankara Hükûmet Tabipliği ve Gazi Terbiye Enstitüsü biyoloji öğretmenliği görevlerinde bulundu. 1933 yılında İstanbul Tıp Fakültesi doçentliğini kazandı. 1940 yılında fizyoloji profesörü oldu.

Almanca, Fransızca ve Arapça bilmekte olup evli ve Prof. Dr. Yakut Irmak Özden ile eski milletvekillerinden Sabri Irmak'ın babasıydı.

Milletvekilliği dönemi:

Sadi Irmak, 1943 yılında Konya milletvekili seçilip, aynı yıl Halkevleri Yüksek Danışma Kurulu Başkanlığına, sonra da Diyarbakır Bölge Müfettişliğine getirildi. 7 Haziran 1945 tarihinde Türkiye'nin ilk Çalışma Bakanı oldu. 1947'de Uluslararası Çalışma Konferansı ikinci başkanlığına seçildi. Eylül 1947'de bakanlıktan ayrıldı. CHP'nin 1950'de seçimleri kaybetmesi üzerine bir süre siyasetten uzaklaştı. Aynı yıl yeniden ilim ve meslek hayatına döndü. Münih, daha sonra İstanbul Tıp Fakültesinde akademik hayatını sürdürdü.

Başbakanlığı:

Sadi Irmak, 1974 yılında Kontenjan Senatörü seçildi. Cumhuriyet Halk Partisinin Milli Selamet Partisi ile kurduğu koalisyon hükûmetinin istifasından sonra 17 Kasım 1974 tarihinde partiler üstü hükûmeti kurmakla görevlendirildi. Oluşturduğu hükûmet için TBMM'de yapılan güven oylamasında, 450 milletvekilinden yalnızca 18'inin lehinde oy kullanması dolayısıyla güvenoyu alamamasına karşın 31 Mart 1975 tarihine kadar başbakanlık yaptı.

12 Eylül Darbesi'nden sonra 15 Ekim 1981 tarihinde oluşturulan Danışma Meclisine Konya üyesi olarak atandı ve 27 Ekim'de bu meclisin başkanlığına seçildi. Irmak bu görevi TBMM Başkanlığına Necmettin Karaduman'ın 4 Aralık 1983'te seçilmesine değin sürdürdü.

Sadi Irmak, 11 Kasım 1990 tarihinde İstanbul'da öldü. Mezarı Aşiyan Mezarlığı'ndadır.

 

Atatürk’ün Profesör Sadi Irmak’la Yaşadığı Duygusal Anı:

“Sizleri Bir Kıvılcım Olarak Yolluyorum”

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitime verdiği önem dahilinde gençlerin ruh hallerini de ne denli anlayabildiğini kanıtlayan bu duygusal anı ile sizleri başbaşa bırakıyoruz.

Sadi Irmak öğrenci olduğu zamanlarda İstanbul Üniversitesi’ndeyken okulun panosunda bir ilan görür. İlanda “Avrupa’ya talebe yollanacaktır.” yazmaktadır.

Ülke savaştan yeni çıkmış, Lozan yeni imzalanmıştır. Bu durumda Avrupa’ya talebe yollamak lüks gibi gelir herkese. Sadi Irmak da şansını denemek isteyen 150 kişinin içindedir. Sonradan seçilen 11 kişi arasında şanslı bir şekilde kendisine yer bulur.

Atatürk bizzat kendisi Sadi Irmak’ın isminin yanına “Berlin Üniversitesi’ne gitsin” diye not düşer. Fakat gitmek ile gitmemek arasında kafası karışıktır.

Kendisi o zaman yaşadığı bu çıkmazı ve karar verişini şu sözlerle anlatır; “Vakit geldiğinde ise Sirkeci Garı’ndayım; ama kafam çok karışık. Gitsem mi, kalsam mı? Beni orada unuturlar mı? Para yollarlar mı?

Tam gitmemeye karar verdiğim, geri döndüğüm sırada bir posta dağıtıcısı ismimi çağırdı. “Mahmut Sadi! Mahmut Sadi! Bir telgrafın var.”

“Benim” dedim. Telgrafı açtım, aynen şunlar yazıyordu: “Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz. İmza – Mustafa Kemal”

Okuyunca düşündüklerimden olağanüstü utandım. “Şimdi gel de gitme, git de çalışma, dön de bu ülke için canını verme.” dedim.

Düşünün 1923‘te o kadar işinin arasında 11 öğrencinin nerede, ne zaman, ne hissettiğini sezebilen, ona göre telgraf çeken bir liderin önderliğinde bu ülke için can verilmez mi?

Çok başarılı oldum. Ülkeme alev olarak döndüm. Önce İstanbul Üniversitesi Genel ve Beşeri Fizyoloji Enstitüsü‘nü kurdum. Kürsü başkanı oldum. Daha sonra ülkemin başbakanlığını yaptım.

Ben kim miyim? Ben sadece iki satırlık bir telgrafın yarattığı bilim adamıyım…

(Doğa Duymaz - 21 Eylül 2017)

 

 

Scroll to Top