M. Erhan Durukan: “OKTAY VURAL İLE…”

M. Erhan Durukan: “OKTAY VURAL İLE…”

OKTAY VURAL

İLE

Röportaj: M. Erhan Durukan

Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Oktay Vural’ın Gaziantep’te olduğunu öğrenir öğrenmez, Cumartesi sabahı 08.45’de, Tuğcan Otel’deydim. Kahvaltı yapmak üzere Saat 09.10’da salona geldi. Derhal yanına giderek kendimi tanıttım ve sorularımı yönelttim:

“Sayın Vural, önce Gaziantep’e hoş geldiniz. Daha önce size dergilerimden takdim etmiştim…”

“Evet aldım, dergilerinizi inceledim. Gayet güzel, 27 yıldır çok istikrarlı bir dergi, kolay değil tabii. Sizin gibi Türkiye genelinde bu şekilde mücadele eden ve halkına karşı duyarlı olan mümkün olduğunca da farklı pencereleri açan ve ismiyle müsemma objektif olmaya gayret eden bir dergiyi yaşattığınızdan dolayı sizi kutluyorum.”

“1944 Aralık ayında merhum Alparslan Türkeş’i dergim Objektif’e ‘Kapak Konusu’ yapmıştım. Şimdi tetkik ettiğiniz dergide de, 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel ‘Kapak Konusu’…”

Sayın Cumhurbaşkanımı taziye münasebetiyle ziyaret etmiştim ben.  Sayın Demirel; ‘Gelimli gidimli dünya, sonu ölümlü dünya’ diye orada şairin sözünü söyledi hemen. Siyaseti yakından takip ediyor ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin ortaya koyduğu demokratik tavrı çok doğru bulduğunu belirtiyor. Türkiye’nin meseleleriyle, siyasetiyle çok yakından da ilgileniyor. Yani bir devlet aklı; bir akl-ı selim olmak kolay değil. O bakımdan bu tür yetişmiş şahsiyetlerin tecrübeleri fevkalade önemli.”

“Son gelişmeler ışığında vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?”

“Ülkemizde yaşanan bütün olumsuz gelişmelere rağmen ben Türkiye’nin bu süreç içerisinde, bütün bu sıkıntılı dönemleri atlatacağını, tuzakları bozacağına inanıyorum. Yani mayası sağlam milletimiz, toprağı sağlamdır ve bu milletin değerlerine sahip ve dolayısıyla ben bütün oynanan oyunlara ve tuzaklara rağmen milletimizin bundan sonraki süreç içerisinde geleceğine sahip çıkacağına inanıyorum. Önümüzde önemli fırsatlar var. Bu oyunlara, bu tuzaklara düşmememiz gerekiyor. Fantezi fikirlerle, fantezi düşüncelerle, tarihimizin bize bahşettiği bu millet olma vasfımızı ve kurduğumuz cumhuriyeti rayından çıkaracak girişimler karşısında çok dikkatli ve duyarlı olmamız lâzım. O bakımdan ben Türkiye’nin bütün bu eleştirdiğimiz meseleleri çözebilecek büyük bir potansiyeli olduğuna inanıyorum. Bunun garantisi milletimizdir. Gaziantep de, bu sağlam mayalı milletimizin güzide insanlarının yaşadığı bir kenttir. O bakımdan, Türkiye’nin geleceğine olan güvenimiz tam. Oyunlar var, tuzaklar var ama bize düşen görev bu oyunlara ve tuzaklara milletimizi düşürmemek. Devleti yönetenlerin de bir takım fantezi fikirlerle tarihimizi, mücadelemizi, kimliğimizin bize bahşettiği vatanın ve milletin ayrışmasına izin vermemektir. O bakımdan, hepimizin görevidir zaten, bu milleti var kılmak ve güçlü kılmak olmalıdır. Ben Türkiye’nin önümüzdeki dönem içerisinde daha dengeli bir siyasete, daha farklı alternatif in olduğunun görüldüğü bir Türkiye’ye sahip bir vizyonla yönetilebileceğine inanıyorum. Dolayısı ile demokrasilerde daima alternatif vardır, demokrasilerde daima farklı çözüm vardır. Yani Türkiye, bugünkü uygulamalara mecbur ve mahkûm değildir. O bakımdan hem demokrasimize sahip çıkacağız, hem birliğimize sahip çıkacağız, hem geleceğimize ve kardeşliğimize sahip çıkacağız. Dolayısıyla yeni bir hamleye, yeni bir heyecana Türkiye’nin ihtiyacı var. Artık metal yorgunluğuna girdik. Bir iktidar sarhoşluğuna kapılmış bir iktidar var. Bu iktidarın daha dengeli olmasını ve farklı bir şekilde topluma daha iyi hizmet verebilecek Milliyetçi Hareket Partisi gibi bir siyasal duruşa ihtiyacı olduğunu düşünüyorum ve MHP’nin varlığının Türkiye için önemli bir güvence olduğunu düşünüyorum. Tabii Türkiye’nin artık cumhuriyeti kurduğumuz ve İslam ülkeleri içinde yegâne demokrasiyle yönetilen bir ülke olarak, bir millet olarak, gücün medeniyetine değil de, medeniyetin gücüne sahip olmamız gerekli. Bugün maalesef gücü elinde tutan, kendisini âdeta her şeyin kaynağı olarak gösteriyor. O bakımdan biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yeni bir medeniyet anlayışının gücüyle, vatandaşlarımızı ezmeyen, vatandaşlarımızı hor görmeyen, tepeden bakmayan dengeli bir siyaset anlayışı ile Türkiye’ye ve milletimize daha iyi hizmet edilebileceğine inanıyoruz. Vatandaş olmanın bilincinde milli kimliğimize, tarihimize, hayatımızın her alanına müdahale etmek isteyen bu gücü, medeniyetin gücüyle kontrol etmemiz lâzım.”

 

Scroll to Top