EDİZ HUN

EDiZ HUN

Röportaj: M. Erhan DURUKAN

Kapıyı iterek içeri daldım. Kapkaranlık bir yerdi burası... Acaba yanlış mı geldim?!.. Ama imkân yok, tarif edilen adres burası idi. Koridordan bir odaya geçtim. Aniden tüylerim diken diken oldu. Çeşitli işkence aletleri ile karşı karşıyaydım.

“Miyav…” irkildim. Akabinde: “Susturun şu kediyi...”

Biraz daha ilerledim. Geniş ve aydınlık bir odaya geçtim. Genç ve güzel kadın divana uzanmış, yarı çıplak haldeydi. Erkek ise, elindeki kadehlere şarap doldurmakla meşguldü. Fısıldayarak konuşuyorlardı. Genç kadın, uzun siyah saçlarını geriye attı. Erkek daha da yaklaştı.

“Stop”

Biraz önce kediye hiddetlenen Rejisör Osman Seden’in sesiydi bu...

Ediz Hun'la, Kemal Film Platosu’nda “Gülnaz Sultan” filminin bir setinde konuşuyorduk.

“1940 senesinin 20 Kasım’ında doğdum. 1963 senesinde Ses Mecmuası kanalı ile sinemaya geçtim, ilk çevirdiğim film “Genç Kızlar”... Nevzat Pesen’in rejisörlüğünde, Türkân Şoray’la beraber oynamıştım.”

“Gülnaz Sultan’da rol arkadaşlarınız kimlerdir?”

Yaklaşmakta olan Sevda Ferdağ ile tanıştırdıktan sonra:

“Başrolü Sevda ile paylaşıyorum. Diğer oyuncular ise; Turgut Özatay, Esen Püsküllü, Ahmet Mekin ve M. Ali Akınar.”

Altı yıldan beri Beyaz Perde’de romantik erkek tipini canlandıran Ediz Hun, bu filmde hayranlarının karşısına çok değişik bir kompozisyonla sadrazam olarak çıkıyor. Sakal ve bıyığı hayli değiştirmişti o’nu. Elindeki kılıçla aradabir figürler yapıyordu.

“Oynadığınız filmlerden en çok hangisi sizi etkilemiştir?”

“Sinekli Bakkal.”

“Bugüne dek rol aldığınız filmler içinde en çok hangi artistle rahat oynadınız?”

“Hemen hepsiyle da rahat oynarım. Onun için bir tefrik bahis konusu değildir.”

“Bizde ve yabancılarda beğendiğiniz artistler kimlerdir?”

“Yabancılardan Marcello Mastronni, Julie Christie. Bizden ise Kartal Tibet, Hülya Koçyiğit...”

Yabancı film taklitçiliğinden o da yakınıyordu:

“Gerçek şu ki, bizde sanat anlayışı ile yapılan filimler, yatırılan sermayeyi karşılayamadığı gibi iş de yapamıyor. Prodüktörlerin gayesi iş yapan filmler olduğu için dışarıdan kopya yapmakla bunu hallediyorlar. Bununla beraber filmciliğimiz, son senelerde renkli filme başlayarak en önemli hamleyi yaptı. Bundan sonra sesli film çekimi ve sağlam bir plato... Ama, sesli film şu anda çok uzak bir geleceğin mahsulü. Bunun için topyekün çalışmalıyız ve müşterek kapitallere ihtiyaç olacaktır.”

“Rol arkadaşınızla öpüştüğünüz zaman neler hissediyorsunuz?”

“Hiç bir şey... Normal hayattaki insanların işlerini yaparken hissettikleri ne ise benimki de o. İnsan tamamen o kalıba girdiği için bir şey hissedemiyor. Ama ahlâksız olanlar için o başka tabii…”

Birdenbire döndü, elindeki kılıcı savurarak şamdandaki mumlardan bir tanesini ikiye biçti. Bir sonraki sahne için pravo yapıyordu.

Ediz Hun, “Gülnaz Sultan” filminin setinde…

“Dünyaya tekrar gelseydiniz hangi mesleği seçerdiniz?”

“İlim adamı olmak isterdim...”

“Hayatta en çok sevdiğiniz ve nefret ettikleriniz?”

“Ailemi çok severim; annemi, babamı... Nefret ettiklerim ise riyekârlık ve dedikodu...”

Boş vakitlerini kitap okuyarak ve seyahat ederek geçirdiğini söyleyen Ediz Hun, rakamlardan 7 yi, renklerden kahverengiyi tercih etmekte olup bir çoklarının aksine içkiyi sevmemekte...

“Aşk mı, para mı?”

“Valla şimdi ikisi de yeterli değil. Bence en önemli şey mantıktır. Akıllı insan fırsatlardan istifade edebilirse, paradan kazanabilir, severde. Fakat kendini akıllı sananlar başkalarının zekâsına da hürmet etmeli...”

“Evlenmeyi düşünüyor musunuz?”

“Şimdilik hayır...”

“İdealinizdeki kadın tipi?”

“İdealimdeki kadında karakter, şahsiyet ve zerafet birleşmeli. Mümkün olabilirse tabii...”

“Hayranlarınızdan aldığınız ilginç hediyeler oluyor mu?”

“Hem de pek çok. Umumiyetle hanımlardan gelen mektuplarda bebek resimleri oluyor... Bazılarında oyuncak, plastik bebekler yolluyorlar. Evlilik sembolü olsa gerek... Bazan el işi örtüler geliyor.”

“Tiyatroda da oynamak ister miydiniz?”

Ediz Hun, buna kesin olarak “Hayır.” diye cevap veriyordu.

Beyaz perdeden gazino sahnelerine geçen artistler için şöyle diyor:

“Bu onların şahsiyetlerine göre değişir. Peşin parayı tercih ediyorlar belki. Çünkü bizde bonolar geçerli. Maddî sebeple olabilir. Bir sanat anlayışı ile de olabilir, tabii!.. Ben şahsen bunu yapamam...”

“Gelecek hakkındaki tasavvurlarınız?”

“Herşeyden önce, samimi olarak şunu söyleyeyim size. Nasıl olacağını bilmiyorum ama huzurlu, sakin, iyi insanlar arasında yaşanacak bir hayat...”

“Şu anda derhal olmasını istediğiniz üç şey nedir?”

“Dünya seyahati... Annem yarın Irak’a gidecek bir an evvel gidip o’nu görmek... Daimî sıhhatte olmak…”

 

 

Scroll to Top