M. Erhan Durukan: “NECİP HABLEMİTOĞLU”

M. Erhan Durukan: “NECİP HABLEMİTOĞLU”

M. Erhan Durukan: “NECİP HABLEMİTOĞLU”

Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucunda öldürülmüştür. Türk tarihçi ve yazar.

Katil zanlıları arasında değerlendirilen şüpheli Nuri Gökhan Bozkır, Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından Aralık 2019'da yurt dışında yakalanıp adli süreçlerin tamamlanmasının ardından 26 Ocak 2022 tarihinde Türkiye'ye getirilerek emniyete teslim edilmiştir.

Necip Hablemitoğlu, Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili olarak çalışmalar yaptı. Orta Avrupa ve Balkanlar'da Türk eserleri, Türk azınlıkları ve Türk şehitlikleri konularında alan çalışmaları yürüttü ve bu konularda çeşitli projelerde aktif rol aldı. Çalışma alanına ilişkin çok sayıda kitap ve makalesi bulunan Hablemitoğlu, öldürüldüğü 18 Aralık 2002 tarihine kadar Ankara Üniversitesinde doçent doktor öğretim görevlisi olarak yirmi yıl süresince Atatürk ilkeleri ve devrim tarihi dersleri verdi.

Kendisi gibi öğretim üyesi olan Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu ile evli olup Kanije ve Uyvar adlarında iki kız çocuk babasıydı.

Suikaste uğraması

Necip Hablemitoğlu'nun mezarı, Karşıyaka Mezarlığı.

Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucunda öldü.

21 Aralık 2002’de cenazesi Karşıyaka Mezarlığı'na defnedildi. Cinayet sonrasında Hablemitoğlu'nun elektronik postasına ve telefonuna gelen tehdit telefonları emniyet mensuplarınca incelenmek üzere alındı. Ailesinin İçişleri Bakanlığı aleyhine Ankara 5. İdare Mahkemesinde açtığı dava neticesinde İçişleri Bakanlığı 40 bin lira manevi tazminat ödemeye mahkûm edildi. İçişleri Bakanlığı savunmasında Hablemitoğlu cinayetini "adi bir cinayet vak'ası" olarak değerlendirdiğini bildirmişti. Ayrıca cinayetin üzerinden 7 sene geçmesine rağmen İçişleri Bakanlığı hâlâ "hazırlık soruşturmasının" sürmekte olduğunu söylemekteydi.

Suikast sonrası

Necip Hablemitoğlu cinayeti üzerine birçok farklı iddia ortaya atılmıştır. Bir teoriye göre, Bergama ve Alman Vakıfları üzerine araştırmaları nedeniyle Alman GSG 9 timleri tarafından öldürülmüştür. Bir diğer teoriye göre, laiklik konusundaki hassasiyeti nedeniyle öldürülmüştür. Bir diğer teoriye göre ise, Ergenekon örgütü tarafından öldürülmüş, suçu İslami kesime yıkarak hem kendilerini kamufle etmek, hem de seküler kesimi kışkırtmak istenmiştir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 14 Temmuz 2016'da, Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu 73 kişi hakkında silahlı terör örgütü kurarak, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalıştıkları gerekçesiyle dava açtı. İddianamede Hablemitoğlu cinayeti ile "FETÖ" ilişkilendirildi.

Ergenekon davasında tanıklar tarafından mahkemede verilen ifadelerde de dile getirilen bu görüşe göre; Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002 tarihinde öldürüldü. Ölmeden önceki son araştırması Alman vakıflarının Türkiye'deki faaliyetleri üzerineydi. Hablemitoğlu üzerinde çalıştığı Alman vakıfları dosyasında ulaştığı yeni ve çok önemli bilgileri 8 gün sonra, 26 Aralık 2002’de Ankara 1. No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinde görülmeye başlanacak 15 sanıklı "Alman Vakıfları" davasında açıklayacaktı. Araştırmalarıyla Alman vakıflarının Türkiye’de yasal olmayan çalışmalar yaptığı, etnik ve mezhepsel ayrılıkları körüklediği ve altın madeni karşıtlarını örgütlediği yönünde çok önemli bilgilere ulaştığı ileri sürülen Hablemitoğlu bu iddialarının ele alınacağı davaya bir hafta kala evinin önünde uğradığı silahlı saldırıyla öldürüldü. Hablemitoğlu'nun ölümünde Ergenekon örgütünün parmağı olduğunu iddia edenler, Ergenekon davası firari sanığı Bedrettin Dalan'a Alman devleti tarafından sahte pasaport verildiğinin ortaya çıkması ve Ergenekon sanıklarına Alman vakıflarından para yardımı yapıldığının belgelenmesi gibi ayrıntıları da hatırlatarak örgütün Almanya bağlantılarının çok güçlü olduğunu savunmuşlardır.

Ergenekon davası tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım; Veli Küçük, Muzaffer Tekin ve Osman Gürbüz ile yaptıkları bir toplantıda kendisine bir milyon dolar karşılığı Hablemitoğlu’nu öldürmeyi teklif ettiklerini ve kendisi bunu kabul etmeyince Veli Küçük'ün Osman Gürbüz'e "Osman bu iş yine sana kaldı" dediğini ve 6-7 ay sonra Osman Gürbüz’ü gördüğünde kendisine "Hablemitoğlu’nun parasını kumar masalarında bitirdik" dediğini Ergenekon davası iddianamesinde ifade etmiştir.

Ayrıca, MİT Kontrterör Dairesi eski başkanı Mehmet Eymür de Hablemitoğlu'nun askeri ihalelerdeki usulsüzlükleri yolsuzluk.com sitesine gönderdiği için suikasta uğramış olabileceğini iddia etmiştir.[10] Benzer ifadeleri daha sonra Önder Aytaç da kullanmıştır. Fakat Hablemitoğlu Köstebek isimli kitabının 162. sayfasında yolsuzluk.com sitesini olumsuzlamaktadır.

Ankara Cumhuriyet Savcılığı Hablemitoğlu dosyasını ölümünden 13 yıl sonra yeniden açtı ve suikastla ilgili delillerden yola çıkarak yeniden inceleme yapılacağı açıklandı.

Katil zanlıları arasında değerlendirilen şüpheli Nuri Gökhan Bozkır adlı kişi Aralık 2019'da Ukrayna'da yakalandı. Türkiye'ye iadesiyle ilgili mahkeme süreci sonuçlanarak 26 Ocak 2022'de Türkiye'ye getirildi.

9 Haziran 2022'de Hablemitoğlu cinayeti soruşturmasında aralarında Ergenekon sanıkları emekli albaylar Levent Göktaş ve Fikret Emek'in de bulunduğu 9 emekli asker hakkında gözaltı kararı verildi. Sedat Peker'in iddialarına göre Levent Göktaş, Türkiye'de bulunduğu sırada gözaltına alınacakken polislerin görmezden gelmesi ile Bulgaristan'a kaçabildi. Göktaş, Bulgaristan'da iken Türkiye'nin talebi üzerine Interpol tarafından 2 Eylül 2022'de yakalandı. İade prosedürü başlamadan önce mahkemeye çıkarılan Göktaş hakkında geçici olarak 40 günlüğüne gözaltı kararı verildi. Göktaş bu süreçte Bulgaristan'a sığınma talebinde bulundu.

Suikastten 20 yıl sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı cinayetle ilgili iddianameyi tamamladı. İddianamede Fethullah Gülen, "FETÖ’nün Türkiye İmamı" olarak tanımlanan Mustafa Özcan, 2017’den beri "FETÖ mensubu bir kişiyi yurtdışına kaçırma" suçlamasıyla tutuklu Aydın Köstem ve "FETÖ üyeliği" ve "casusluk" suçlarından mahkûm edilmiş Enver Altaylı Hablemitoğlu'nu tasarlayarak öldürmeye azmettirmekle; firari emekli Albay Levent Göktaş, şüpheli emekli yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu ve emekli binbaşı Fikret Emek ise Hablemitoğlu'nu "tasarlayarak öldürmek"le suçlandı. Ukrayna'da yakalanıp Türkiye'ye getirilen eski yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır ile Serhat Ilıcak da "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" ile suçlandı. İddianamede suikastte yer alan kişilere dağıtılacak paranın Enver Altaylı tarafından temin edildiği öne sürülüyor. İddianameye göre Enver Altaylı Genelkurmay Başkanlığı’nın altyapı kablolarıyla ilgili bir ihaleyi alması için Siemens lehine aracılık yaptıktan sonra aldığı 900 bin dolarlık komisyon parasından suikasti gerçekleştiren örgüte ödeme yaptığı belirtildi.

Akademik geçmişi ve eserleri

Necip Hablemitoğlu, 28 Kasım 1954’te Ankara’da doğdu. 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulundan mezun oldu. 1977-1978 yıllarında Dilde, Fikirde, İşte Birlik adlı aylık bir dergi yayımladı. Uzun yıllar çeşitli kuruluşlarda basın müşaviri olarak çalıştıktan sonra Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsünde yüksek lisans ve doktora yaptı.

Türk azınlıkları

Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili olarak çalışmalar yapan Hablemitoğlu Orta Avrupa ve Balkanlar'da Türk eserleri, Türk azınlıkları ve Türk şehitlikleri konularında alan çalışmaları yürüttü. Bu çalışmalar çeşitli gazetelerde yazı dizisi olarak yayınlandı. 1995-1996 yılları arasında Birleşmiş Milletler UNDP projesinde görev alarak Moldova'da Gagavuz Türklerinin Latin alfabesine geçişi ile ilgili olarak danışmanlık hizmeti verdi. Buradaki görevi sırasında Cumhuriyet döneminin başında bölgede Atatürk tarafından görevlendirilen öğretmenlerin bulunduğunu belirleyerek bu öğretmenlerin bugün yaşayan öğrencilerinin anılarını derledi ve bir kısmını Kemal'in Öğretmenleri başlığı ile yayınladı.

Çalışma alanına ilişkin çok sayıda kitap ve makalesi bulunan Hablemitoğlu öldürüldüğü 18 Aralık 2002 tarihine kadar Ankara Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak yirmi yıl süresince Atatürk ilkeleri ve devrim tarihi derslerini verdi.

Kırım Türkleri

İlk kitabı II. Dünya Savaşı sırasında Sovyet Rusya tarafından Kırım Türklerinin kendi topraklarından zorunlu göç ettirilişini anlatan Yüzbinlerin Sürgünü 1974 yılında yayımlandı. Araştırmada Sovyet Rusya'daki çalışma kampları (kitapta "ölüm kampları" olarak geçmektedir), bu kamplardaki hayat koşulları ve gündelik hayat, kamplara giriş çıkış, kamplardaki şartlar ile dış dünyadaki olayların parallelliği (İkinci Dünya Savaşı gibi) sayısal bilgiler ön planda tutularak bilimsel metottan uzaklaşmadan ele alınmıştır.

Hablemitoğlu'nun özellikle Türkiye dışında yaşayan Türk toplulukları ve Kırım Türkleri konusunda yayınlanmış, tarihi belgelere dayalı çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Ailesi Bulgaristan Büyük Oranköy'den (Golyamo Vranovo) Türkiye'ye göç etmiş Kırım Türklerinden olan Hablemitoğlu Kırım Türklerinin Türkçü lideri İsmail Gaspıralı'ya ait tarihi belgelerden oluşan bir arşive de sahipti.

Alman vakıfları ve Bergama dosyası

Ayrıca, Türkiye'de ve yurt dışında faaliyet gösteren bölücü terör örgütleri ve Alman vakıfları ile Avrupa Birliği uyum yasaları içinde yer alan vakıflar yasası konularında çeşitli araştırmaları bulunan Hablemitoğlu çalışma alanına ilişkin Türkiye'de ve yabancı ülkelerde sempozyum, panel gibi toplantılarda sayısız konferanslar verdi, çeşitli televizyon ve radyo programlarına katıldı ve bu çalışmalarını Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası adlı kitabında topladı.

Köstebek kitabı

Öldürüldüğü için tamamlayamadığı Köstebek isimli araştırma kitabında Gülen hareketinin örgütlenmesini yazdı. Kitap vefatından sonra bitirilememiş haliyle yayınlandı. Bu kitabında hareket mensuplarının yabancı devletler adına gönüllü casusluk yaptıklarını iddia etmiştir. "Gülen cemaati"nin devlet içindeki kritik kadroları tuttuğunu, silahlı örgüt halini almaya başladığı tespitini yaparak yapıyı "Fetullahçılar" olarak tanımladı.

Ödüller

Ölümünden sonra 2002 Sertel Demokrasi Ödülüne lâyık görülmüş fakat eşi ödülü almayı kabul etmemiştir.

Bibliyografya

Gaspıralı İsmail, 2006, Birharf Yayınları, ISBN 975-9198-70-3

Milli Mücadele'de Yeşil Ordu Cemiyeti, 2006, Birharf Yayınları, ISBN 975-9198-24-X

Çarlık Rusyasında Türk Kongreleri (1905-1917) 2005, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, ISBN 975-6448-83-0

Sovyet Rusya'da Devlet Terörü, 2004, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, ISBN 975-6448-81-4

Terörün ve Batı'nın Kıskacındaki Ülke: Türkiye, 2003, ISBN 9756441245

Köstebek, 2003, Birharf Yayınları, ISBN 975-6774-94-0

Kırım'da Türk Soykırımı, 2002, Iq Kültür Sanat Yayıncılık, ISBN 975-6618-44-2

Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası, 2001, Pozitif Yayıncılık, ISBN 975-9198-45-2

Şefika Gaspıralı ve Rusya'da Türk Kadın Hareketi (1893-1920), Toplumsal Dönüşüm Yayınları, ISBN 975-6448-80-6

Yüzbinlerin Sürgünü, 1997, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, ISBN 975-6448-78-4.

Cumhurbaşkanı Erdoğan duyurdu: "Necip Hablemitoğlu suikastının

katil zanlısı Ukrayna'da yakalandı"

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde suikaste uğrayan tarihçi Necip Hablemitoğlu cinayetine ilişkin kritik bir bilgiyi kamuoyuyla ilk kez paylaştı.

Erdoğan, katil zanlısı Nuri Gökhan Bozkır'ın MİT tarafından Ukrayna'da bulunduğunu ve Türkiye'ye getirildiğini açıkladı.

NTV canlı yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2002 yılında öldürülen Necip Hablemitoğlu'nun katil zanlısının şu anda Türk yargısına hesap verdiğini aktardı. MİT, izini buldu Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İlk defa bu programda açıklayacağım. Necip Hablemitoğlu FETÖ'nün devlet içerisindeki kadrolaşmalarını anlatan Köstebek isimli kitabını yayınlayamadan öldürülmüştü. MİT uzunca süredir bu suikastın zanlılarından olan Nuri Gökhan Bozkır'ın izini sürüyordu. İstihbaratımızın bu kişinin Ukrayna'da saklandığını tespit etti. Bu şahsın yakalanarak ülkemize getirilmesi konusunda Zelensky ile de bunu konuştuk." ifadelerine yer verdi. "Güvenlik meseleleri bizim için bir bütündür" Açıklamalarına devam eden Erdoğan, "Bu kişi Hablemitoğlu cinayetinin zanlısı olarak şu anda ülkemiz yargısına hesap veriyor. İstihbarat teşkilatımızın buradaki yakın markajı, muhataplarıyla olan sıkı diyaloglarla birlikte bu iş neticelendi. FETÖ ile irtibatı yanında DEAŞ terör örgütüne silah ve mühimmat temin ettiği bilinen bir kişi. Bu olayın zanlısının yakalanıp ülkemize getirilmesi geçmişteki faili meçhul cinayetlerin aydınlatılma konusundaki kararlığımızın bir ispatıdır. Devletimize ve milletimize ihanet eden şebekelerin her zaman oyunlarını bozduk. Güvenlik meseleleri bizim için bir bütündür. Her çeşidinden terör örgütü ve suç şebekesiyle mücadelemizi sürdürüyoruz. Dünyanın neresine giderseniz gidin Türk adaleti önüne gelip hesap vermekten kurtulamayacaksınız." şeklinde konuştu.

Scroll to Top