M. Erhan Durukan: “EŞREF ŞEFİK”

M. Erhan Durukan: “EŞREF ŞEFİK”

M. Erhan Durukan: “EŞREF ŞEFİK”

Eşref Şefik Atabey, 6 Eylül 1980 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Türk gazeteci, radyo spikeri.

Eşref Şefik, 1894 yılında İstanbul’da doğdu. Osmanlı mebuslarından Şefik Bey’in oğludur. Galatasaray ve İstanbul liselerinde okudu. Fransa’da siyasi bilimler okuluna devam etti (1914).

Osmanlı mebuslarından Şefik Bey’in oğludur. Bir süre Londra’da, Sevr Antlaşması’na muhalif oy veren tek Divan-ı Hümayun üyesi olan, amcası Rıza Paşa’nın yanında kaldı. I. Dünya Savaşı’nda Türkiye’ye döndü.

Eşref Şefik, gönüllü olarak Çanakkale Savaşı’na katıldı. İlk İstanbul Radyosu kurucuları arasında yer aldı. İstanbul Radyosu’nun ilk anonsunu o yaptı. Radyoda genel sekreterlik ve spikerlik yaptı.

Türkiye’de ilk radyo yayını, Eşref Şefik’in bu anonsu ile bundan tam 94 yıl önce 6 Mayıs 1927’de başladı. 6 Mayıs 1927’de Sirkeci Büyük Postane’de 5 kilowatlık verici ile yapılan ilk radyo yayını, henüz kimsede radyo bulunmadığından ötürü her aksam posta binasının kapısının üzerine yerleştirilen hoparlör aracılığıyla duyuruluyordu. O günün üzerinden tam 94 yıl geçti!.. Eşref Şefik’in duru Türkçesi ile yaptığı Türkiye’nin ilk radyo anonsunu merak ediyor musunuz?.. Televizyonlu döneme geçene kadar haber yayını da, arkası yarın kuşağı da, müzik de o sesli kutudan dinlendi!.. Savaşlar, barışlar, seçimler, icatlar, sanat hep radyo ile halka ulaştı!.. Şimdilerde televizyon yerini almış gibi görünse de; radyo dinlemek hayatımızdan hiç çıkmayacak gibi!..

Eşref Şefik, gazeteciliğe 1918’de İleri gazetesinde başladı. Tercüman, Son Saat, Milliyet, Cumhuriyet, Akşam gazetelerinde muhabir, fıkra yazarı, spor yazarı, sekreter olarak çalıştı. Bir süre Tan gazetesinin Orta Avrupa temsilciliğini yaptı.

Eşref Şefik, güreş ve boks karşılaşmalarını radyodan naklen anlatmasıyla ün kazandı. TRT radyolarında 60’lı yıllarda Eşref Şefik ile Beş Dakika programını sundu. 6 Eylül 1980 tarihinde İstanbul’da vefat etti.

TÜRKİYE’DE İLK RADYO YAYINI

Cumhuriyetin ilanından sonra 1925 yılında “Telsiz tesisi hakkında kanun” adıyla bir yasa çıkarılarak ülke genelinde bir telsiz şebekesi kurulmasına karar verildi. Bu amaçla açılan ihale sonucu bir Fransız şirketi telsiz şebekesini yani radyo vericisi kurma işlemini üstlendi. Fransız şirketi 1925 yılında Ankara ve İstanbul’da çalışmalarına başladı. Telsiz vericilerinin inşaatı sürerken radyo yayınının nasıl yapılacağı bilinmiyordu. Bunun için ilk çalışmaları İleri gazetesinin sahibi Sedat Nuri Bey başlattı. Sedat Bey bunun için bir şirket kurdu. 1926 yılında vericilerin yapım işlemi tamamlandığında radyonun kuruluş çalışmaları da başlamıştı. Fakat bu iş için yeterli maddi kaynak yoktu. Sedat Bey bu fikrinden tanıdığı bir ajans sahibine ve o dönemde Mustafa Kemal’in emriyle banka kuran Celal Bayar’a bahsetti. Onlardan bu iş için maddi destek istedi. Sedat Bey, radyonun sadece maddi destekle olmayacağını biliyordu. Teknik destekte şarttı. Bunun için de yeğeni, telsiz meraklısı Hayrettin Bey’e konuyu açtı. Hayrettin Bey işinde uzman biriydi. Çünkü Sultan II. Abdülhamid döneminde evden eve telgraf hattı kurabilen biriydi. Hayrettin Bey bunun üzerine çalışmalara başladı. Projenin hayata geçirilmesi için çalışmalara başlanmıştı. Fakat başlangıç aşamasında bazı sorunlar ortaya çıktı. Hükümetten bazı kişiler radyonun kurulmasına karşıydı. Ülkenin ve milletin henüz çok geride olduğunu, birçok kişinin bunu hazmetmesinin zor olduğunu, bunlar aşılsa bile eldeki teknik elemanın ve malzemenin yeterli olmayacağını söylediler. Hayrettin Bey onlarla aynı görüşte değildi. Dünyada en çok plak satışının Türkiye’de olduğunu, halkın dinlemeye meraklı olduğunu anlattı. Onun bu çabaları radyo karşıtlarını ikna etmeye yeterli olmadı. Sonunda bu girişimden Mustafa Kemal’e bahsetmeye karar verildi. Mustafa Kemal’in, “Getirsinler de dinleyelim o vakit.” demesi üzerine Hayrettin Bey bütün teçhizatı Orman Çiftliği’ne götürdü. İstasyon ararken bir Rus radyosu çıktı. Mustafa Kemal bir müddet dinledikten sonra birden ayağa kalkarak “Efendiler, bakınız Ruslar şu anda propaganda yapmaktalar. Bu radyo bize ziyadesiyle gerekli.” deyip radyonun hemen kurulmasını emretti. Hükümet, Mustafa Kemal’in bu isteğiyle radyo sisteminin kurulmasına karar verdi. O tarihlerde birçok ülkede radyo yayını olmasına rağmen henüz hiçbir ülkede güçlü ve gelişmiş bir radyo istasyonu yoktu. Diğer ülkelerdeki radyolarının toplam verici güçleri 116 kiloWatt’tı. Ankara ve İstanbul’da kurulacak istasyonların verici güçleri ise 20 ve 250 kiloWatt’tı. Bunlar en güçlü vericiler olarak kurulmuştu. Yapılacak radyo yayınlarının Avrupa’nın her yerinden dinleneceği tahmin edilerek yayınların Türkçenin yanı sıra Fransızca ve Almanca dillerinden de yapılması planlanmıştı. Nihayet takvimler 6 Mayıs 1927’yi gösterdiğinde ilk radyo yayını da başlamıştı. Ankara’da ilk yayınsa Kasım 1927’de yapıldı. Radyonun Anadolu’ya yayılması 1940 ve 1950 yıllarında olmuştu. 1970’li yıllardaysa Türkiye’nin tamamında dinlenmeye başlamıştı.

 

 

Scroll to Top