Özgür Akıl: “PKK SİLAH BIRAKACAK MI?”
Diğer Haber Kategorileri
Özgür Akıl: “PKK SİLAH BIRAKACAK MI?”
“ÖCALAN’IN ÇAĞRISI NE ANLAMA GELİYOR?”
Türkiye’nin en uzun soluklu güvenlik meselelerinden biri olan PKK terörüyle mücadelede tarihi bir dönemeçten geçiliyor. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025’te örgüte yaptığı silah bırakma ve fesih çağrısı, hem Türkiye’de hem de uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı. Peki, bu çağrı gerçekten örgüt içinde karşılık bulabilir mi? PKK için bundan sonra nasıl bir yol haritası öngörülebilir?
Öcalan’ın Çağrısı Ne Anlama Geliyor?
Öcalan, yaptığı açıklamada, “Türkler ve Kürtler bin yılı aşkın süredir ortak bir yaşam kültürüne sahiptir. Silahlı mücadelenin sonlandırılması kaçınılmaz bir gerekliliktir” ifadelerini kullanarak, örgüte silah bırakma çağrısında bulundu.
Bu açıklama, PKK’nın tarihindeki en kritik dönemeçlerden biri olarak değerlendiriliyor. Ancak, örgütün bu çağrıya nasıl yanıt vereceği konusunda net bir tablo yok.
PKK yıllardır Öcalan merkezli bir yapıya sahip olsa da, özellikle Kandil’deki lider kadronun bağımsız karar alma eğilimi, örgüt içinde farklı görüş ayrılıklarının doğmasına neden olabilir. Bu çerçevede üç olası senaryo öne çıkıyor:
- Öcalan’a Bağlılık: Silah Bırakma ve Örgütün Dağılması
PKK’nın tüm kadroları Öcalan’ın çağrısına uyarsa, örgüt silahlı mücadeleyi sonlandırarak kendini feshedebilir. Bu, DEM Partisi ve sivil Kürt hareketlerinin destekleyeceği bir süreç olabilir. Ancak, silah bırakan militanların farklı örgütlere katılması ya da Suriye’deki YPG/SDG gibi yapılanmalara kayması gibi riskler bulunuyor. Türkiye açısından, PKK’nın tamamen dağılması en olumlu senaryo olsa da, bölgedeki diğer aktörlerin durumu nasıl şekillendireceği de kritik öneme sahip.
- Örgüt İçinde Bölünme ve İç Çatışma
Öcalan’ın çağrısı, PKK içinde bir ayrışmaya neden olabilir. Örgüt içindeki ılımlı unsurlar süreci desteklerken, Kandil’deki radikal kanat, silahlı mücadeleyi sürdürmek isteyebilir. Bu durumda, örgüt içinde ciddi bir iç çekişme yaşanabilir. Eğer bu ayrışma derinleşirse, PKK’nın sahadaki gücü büyük ölçüde kırılabilir ve Türkiye için önemli bir fırsat doğabilir.
- Öcalan’a Karşı Direniş: Alternatif Liderlik Arayışı
Örgütün silahlı kanadı, Öcalan’ın çağrısını reddederek yeni bir liderlik oluşturabilir. Kandil’deki bazı üst düzey isimler, Öcalan’ın “esir olduğu için bu açıklamayı yaptığını” iddia edebilir ve yeni bir ideolojik söylemle mücadeleyi farklı bir boyuta taşıyabilir. Bu durumda PKK, tamamen bağımsız bir şekilde hareket eden ve Öcalan’dan kopan bir yapıya dönüşebilir. Böyle bir senaryoda Türkiye, askeri ve istihbarat operasyonlarını yoğunlaştırarak örgütün kalan unsurlarını etkisiz hale getirme yoluna gidebilir.
Türkiye ve Uluslararası Arenadaki Tepkiler
Öcalan’ın çağrısı, uluslararası toplumda büyük yankı uyandırdı. Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, çağrıyı "tarihi bir fırsat" olarak değerlendirirken, Irak Kürt
Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani, PKK’nın bu çağrıya olumlu yanıt vermesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye’de ise farklı siyasi partiler farklı tepkiler verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çağrının dikkatle değerlendirildiğini belirtirken, CHP ve DEM Partisi sürecin Meclis çatısı altında ele alınmasını savundu. MHP lideri Devlet Bahçeli ise, Öcalan’ın çağrısını olumlu bulmakla birlikte, PKK’nın tamamen silah bırakması gerektiğini vurguladı.
PKK’nın Muhtemel Stratejisi
PKK’nın tamamen silah bırakması pek olası görünmüyor. Örgüt, Öcalan’a bağlılığını sürdürebilir ancak pratikte silah bırakmayabilir. Bunun yerine, şu stratejileri izlemesi muhtemel:
- Öcalan’a bağlılığını koruyarak zaman kazanmak
- Sivil siyasete yönelerek Türkiye ile doğrudan çatışmayı azaltmak
- Öcalan’ın çağrısını farklı bir ideolojik çerçeveye oturtarak yeni bir mücadele yöntemi geliştirmek
- Radikal unsurların örgütten kopmasını engellemek için yeni söylemler üretmek
- Suriye’deki YPG/SDG kanadını daha da güçlendirerek bölgesel varlığını sürdürmek
Bu süreçte, Türkiye’nin politik tutumu ve uluslararası aktörlerin pozisyonları belirleyici olacak. Eğer PKK içinde gerçek bir bölünme yaşanırsa, Türkiye’nin bu fırsatı değerlendirerek örgütü tamamen etkisiz hale getirme ihtimali artacaktır.
Sonuç olarak, Öcalan’ın çağrısı önemli bir dönüm noktası olsa da, PKK’nın silahlı mücadeleden tamamen vazgeçmesi kısa vadede pek mümkün görünmüyor. Ancak örgüt içinde yaşanabilecek ayrışmalar ve olası dönüşümler, Türkiye’nin terörle mücadele stratejisini yeniden şekillendirebilir. Bu nedenle, önümüzdeki süreçte hem Türkiye’nin politik hamleleri hem de uluslararası aktörlerin tutumu büyük önem taşıyacak.
ÖZGÜR AKIL/SOSYOLOG
02.03.2025