M. Erhan Durukan: “HALİT ATAY”

M. Erhan Durukan: “HALİT ATAY”

M. Erhan Durukan: “HALİT ATAY”

Atatürk’ün aşçısı, 95 yaşındaki Halit Atay, 26 Ekim 2008’de Ankara’da hayatını kaybetti.

Halit Atay'ın çocukluğu Kurtuluş Savaşı'nın tam ortasında geçti. 1913 doğumlu olan Mengenli delikanlı, gelenekleri bozmadı ve birbirinden güzel yemekler yaparak yavaş yavaş kendini aşçılıkta kanıtladı.

Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında çalışan ağabeyi Mehmet Atay, Çankaya Köşkü'nde bir aşçı ihtiyacı olunca Mengen'e haber gönderdi ve 'Halit gelsin' dedi. Mengen'e büyük bir sevinç dalgası yayıldı. Halit Atay katırlarla Ankara'ya doğru yola çıktı ve sonunda Köşk'e ulaştı...

Dolmabançe Sarayı ve Çankaya Köşkü'nde 1931- 36 yılları arasında ağabeyi ile birlikte aşçılık yapan Halit Atay, Ankara'da kaldığı oğlunun yanında yaşamını kaybetti.

İlerleyen yaşı nedeniyle sağlığının bozulması sonucu ölen Halit Atay'ın cenazesi Mengen'e bağlı Düzköy'de ikindi namazının ardından toprağa verildi.. Yaz aylarını köyünde, kış aylarını Ankara'da oğlunun yanında geçiren Halit Atay'ın ölümü memleketinde üzüntü yarattı.

Halit Atay’ın anılarından:

* Mutfakta 8 aşçıydık. Atatürk'ü çok göremezdik. Arada bir mutfağa iner 'Nasılsınız' diye hal hatır sorardı. Dolmabahçe'de olsun, Çankaya'da olsun asla tek başına yemek yemezdi. En az 30-40 kişilik yemek yapardık.

* Atatürk neredeyse sabaha kadar çalışırdı. Sabahları ise mutlaka iki yumurta ile yapılmış omlet yerdi. Mutlaka iki yumurta ve beyaz peynir olacak! Her sabah omletini ben yapardım. Arada bir 'Soğuk olmuş' deyip geri gönderirdi. Tekrar omleti hazır eder, garsonlara verirdim. Çok titizdi. Asla soğuk yemezdi.

* Mutlaka kuru fasulye olacak. Atatürk'ün en sevdiği yemek kuru fasulyeydi çünkü. Ne zaman isteyeceği belli olmadığı için, biz her sabah mutlaka kuru fasulyeyi hazır ederdik. İster Çankaya Köşkü'nde olalım, ister Dolmabahçe'de, mutlaka yapardık. Yapardık ve yemezse döker sabah tekrar yapardık. Hatta trenle seyahat ettiğimizde bile ilk işimiz kuru fasulye yapmaktı.

* Dolmabahçe'ye gittiğimizde ıstakoz bile bulup hazırlardık o zaman. Hatta kılıç balığı bile bulunurdu. Tabaklara büyük özen gösterirdik. Bamyalar bile tabaklara tek tek dizilirdi. O denli güzel görünürdü.

 

 

Scroll to Top