Özgür Akıl: “YALAN SÖZLER”
Diğer Haber Kategorileri
Özgür Akıl: “YALAN SÖZLER”
Sözlerin tutulanı, kıymetlisi ve saygın olanı olduğu gibi tutulmayanı ve değersizi de olmaktadır.
En adisi; “yapamayacağını bile bile bir şeyi yapacağını” söylemektir.
En utanç vericisi ise; “kişinin ürkekliği ve iş bilmezliği ya da bilinçli yapılanı malum olmasına rağmen, kendini basiretli bir iktidara sahipmiş gibi gösterip” yapamayacağı/yaptıramayacağı bir şeyi yapacağını/yaptıracağını söylemesidir. Bunda iki sahtekârlık vardır, birincisi kendini olmadığı gibi gösterme ya da karşısındakini kandırdığını zannetme sahtekârlığı diğeri de yalandan umutlandırdığı söz verme sahtekârlığıdır.
Bizler hem ailelerimizden, hem de öğretmenlerimizden öğrendiğimiz en önemli ilkelerin başında "verilen sözler tutulur" gelir.
Verilen sözler tutuluyor mu peki? Çoğunlukla tutulduğunu biliyorum. Ancak tutulmadığında büyük sorunlarında çıktığını biliyorum.
Bu durumda verilen sözler tutulmalı kesinlikle. Çünkü, Söz verdiğiniz muhatap ya da muhataplarınız kendi işlerini, sizi sözünüzü tutacağınıza inanarak düzenlerler. Söz tutulmadığında zor durumda kalacakları kaçınılmazdır.
Güncel hayatımızda bolca rastladığımız bu tip umutlandırıcı sözleri şöyle bir sıralayalım;
*Bazen, sürenin uzun olduğunu sabret halledeceğim, bazen de kalan sürenin azlığından dolayı tutmayacak sözler verenler,
*Bazen, yılda bir kaç kez “kendisinden başkasının inanmadığı” çevresine iyi bir proje sözü verenler,
*Bazen, kendi çevresinin “yapma!! bu kadar da söyleme” istişare yapmadan söyleme denilen türden sözler verenler olur.
*Bazen, öyle yalan sözler verilir ki, o anda kendi çalışanları tarafından bile “söylüyor amma bu sefer de tutmayacak” denilenler,
*Bazen, “şu tarihte olacak amma o tarihi daha da öne çekmeleri için talimat verdim” deyip, hiç birinin tutmadığını gördüğü halde pişkinliğinden hiç bir şey kaybetmeyen yüzsüzler olur.
*Bazen, aynı vaadin defalarca yalan çıkması sonucu beyanlarının inandırıcı olmadığını anlayan ve artık muhataplarını doğrudan arayan “falanca zaman bu iş tamam” diye yalan sözlerle umut serüvenine yeni bir boyut ekleyenler,
*Bazen, sözün gerçekleşmesi için sadece “dik durması gereken” fakat omurgasızlığından dolayı sürekli ters köşe olanlar olur.
*Bazen, sözleri gerçekleştirecek kişilerden korkup yaptırım uygulayamayan ve bu yüzden sürekli pasif halde kalanlar olur.
*Bazen, yalanı ve kandırmacayı hayat felsefesi haline getirmiş olanlar olur.
*Bazen, emanete hıyanet edebilme faaliyeti hayli yüksek olanlar olur.
*Bazen, astları emrine girme hastalığına kapılmış olanlar olur.
*Bazen, yakınlarının şaibeli bir dahli olduğundan yaptırım uygulayamadığı için sözleri havada kalanlar olur.
*Bazen, kangren sözler olur. Yıllarca ve defalarca aynı sözleri verir fakat tutturamaz. “Kendisini de için için kemiren” bu durum karşısında gerçek dışı tarihler ve zamanlar vermeye devam ederek battıkça batanlar olur. Sahibini öyle alçaltmıştır ki, artık günün birinde o sözler gerçekleşse bile hiç bir ehemmiyeti kalmayacaktır.
Sonuç olarak,
Yalanın her türlüsünün berbat bir şey olduğunu bir kez daha vurgulayalım. Karakter ve haysiyetin ne denli kıymetli olduğunu, bundan yoksun olanların ne denli pis kokular yaydığını, sadece kendilerini değil etrafı da rahatsız etmektedir.
Hakiki sözlerden, umutlanmaktan kalbe sevinç gelir. Yalan sözler ise insana üzüntü verir.
Her insan özeldir üzmeyelim. Olmayacaksa olmayacağını söyleyelim. Yalan vaatler karşıdaki insanların zaman kaybıdır.
Herkese sağlıklı, huzurlu güzel günler dilerim. Kalın sağlıcakla.
#ÖZGÜRAKIL
@ozgurakil27