M. Erhan Durukan: “MAHİR KAYNAK”

M. Erhan Durukan: “MAHİR KAYNAK”

Diğer Haber Kategorileri

M. Erhan Durukan: “MAHİR KAYNAK”

Mahir Kaynak, 14 Şubat 2015 tarihinde İstanbul'da vefat etti. MİT eski Mensubu, istihbarat analizcisi. Türk iktisatçı, profesör, gazeteci, yazar.

Mahir Kaynak, 1934 yılında Gaziantep'te doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. 1948'de başladığı Kuleli Askeri Lisesi'ni, 1951'de bitirdi ve Harp Okulu'na gitti. 1953'te mezun oldu.

Mahir Kaynak, 1967 yılında askerlikten emekli oldu. Daha sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde asistan olarak çalışmaya başladı.

Mahir Kaynak, 1965'te doktor, 1971'de doçent oldu. Bu dönemde Milli İstihbarat Teşkilatı'na katıldı.

9 Mart cuntacılarını deşifre ettikten sonra MİT tarafından gizli kimliği açığa çıkartılmıştı, 1980'de buradan emekli oldu ve 1981'de üniversiteye döndü.

1993 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nden iktisat profesörü olarak emekliye ayrıldı.

Basılmış yirmi kitabı ve çeşitli makaleleri bulunan Kaynak, Star Gazetesi'nde köşe yazıları yazıyordu.

Türk akademisyen Deniz Ülke Arıboğan'ın babası, eski basketbolcu Lütfi Arıboğan'ın kayınpederi idi.

Mahir Kaynak, 14 Şubat 2015 tarihinde İstanbul'da hayata gözlerini yumdu. Cenazesi Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verildi.

KİTAPLARI:

- Erdoğan operasyonu

- Amerika 11 Eylül Afganistan Irak

- Başımıza Çuval Geçirenler

- Yeni Ortadoğu Haritası

- Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye Üzerine Stratejik Analizler

- Dünyayı Kimler Yönetiyor

- İstihbarat ve Terör Oyunları

- Maskeli Balo / Türkiye, ABD ve Diğerleri

- Para İmparatorluğu / Kontrol Kimin Elinde?

- Sil Baştan

- Sonuçlardan Sebepler

- Üç... İki... Bir

- Yel Üfürdü Su Götürdü

- Derin Devlet

- Yeni Dünya Düzeni

- Mit ve Türkiye

- Geleceğin Türkiye'si Yeni Osmanlılar

- Darbeli Demokrasi.

Erdoğan Operasyonu

Ömer Lütfi Mete, Prof. Dr. Mahir Kaynak

TİMAŞ YAYINLARI

Erdoğan Operasyonu, 2008 yılında yayımlandı. Bu tarihten itibaren de meraklı okur tarafından ilgiyle karşılandı ve art arda baskılar yaptı. O dönemin siyasi atmosferinde, 2007 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıkan 367 krizi ve bundan hemen sonra 2008’de Adalet ve Kalkınma Partisi’ne karşı açılan kapatma davası büyük yankılara neden olmuş ve ülkede siyasi bir belirsizlik doğacağına dair çeşitli kaygılar ortaya çıkmıştı. Bugün görüyoruz ki, “Erdoğan Operasyonu” henüz tamamlanmış bir operasyon değil. 2007-2008 yıllarında başarılamayan tasfiye girişimleri, o tarihten sonra Gezi Olayları (2013), 17-25 Aralık (2014) ve 15 Temmuz Darbe Girişimi (2016) gibi büyük siyasi operasyonlarla yeniden sahneye konulmaya çalışıldı.

Prof. Dr. Mahir Kaynak ve Ömer Lütfi Mete, geniş perspektifli bakış açılarıyla bu iki olayı enine boyuna irdeliyor ve meselenin yalnızca ulusal düzeyde olmadığını, işin içinde küresel sermaye ve küresel aktörlerin yer aldığını özellikle vurguluyor: Türkiye’nin geleceğinin nereye doğru seyrettiği, ülkenin başına geçirmek üzere nasıl bir lider tasarlandığı, aktörlerin Türkiye ve Ortadoğu coğrafyası üzerinde oynamak istediği oyunlar, ABD-Rusya ilişkisinin uluslararası ve bölgesel siyaseti nasıl etkileyeceği vb... Üstelik iki yazar, Türkiye’nin geleceği ile ilgili çeşitli öngörülerde bulunuyor ve bir nevi siyasi beyin jimnastiği yapıyor. Böylece, hem zihin açıcı hem de resmin tamamını gözler önüne seren bir bakış açısıyla el atıyorlar meselelere. Bilhassa öngörüleri ve vurguladığı gerçekler açısından bu kitabı şimdi yeniden ve başka türlü okumak gerektiği ortada.

Mahir Kaynak: “Hedef Erdoğan'ın tasfiyesiyle Türkiye'nin frenlenmesidir”

Mahir Kaynak; “Kapatma davası iyi hazırlanmış bir operasyondur. Erdoğan Kürt sorununu çözmek istedi, 70 yıldır süren devlet-millet çatışmasını bitirmeyi hedefledi. Bunlar Türkiye'yi kendi başına bir 'odak ülke' haline getirecek hamlelerdi. Erdoğan'ın yasaklanmasıyla partinin rotasında ve Türkiye'nin dünyadaki yerinde önemli farklılıklar oluşur” diyor.

Bu gün Türkiye'de bazıları daha büyük bir sorumluluk altındadır. Bulundukları konum, birikim, makam ve mevkileri onlara göstermeleri gereken bir “üstün sorumluluk” yüklüyor.

Mahir Kaynak; Türkiye'nin akıllıca planlanmış bir operasyonla karşı karşıya olduğunu, içeriden bazılarımızın da bu operasyona alet olduğunu, farkında olmadan kullanıldığını söylüyor; operasyonun hedefine işaret ediyor, laiklik hassasiyeti kullanılıyor, yakın hedef Erdoğan'ın tasfiyesi, asıl ve büyük hedef Türkiye'nin geleceği diyor.

Operasyonun iki amacı var; birincisi Türkiye'nin dünya üzerindeki konumunu değiştirmek. İkincisi, AK Parti'nin Güneydoğu'da güçlü oyu var, bu da demek oluyor ki, Erdoğan Kürt sorununu çözebilir. Bunun engellenmesi için AK Parti'nin kapatılması gerekiyor.

Bugüne kadar Kürtlere karşı yürütülen politika; onları yabancı ve sürekli ayrılmayı düşünen bir tehlike gören bir zihniyet vardı. Problemler görmezlikten gelindi ve sürekli itham edildi. Hiç kimse Kürt ne diyor diye sormadı. Erdoğan Kürt ne diyor, diye soruyor.

Kim bu operasyonun sahipleri?

Operasyonu telkin edenler var. Bir kademeye kadar davayı telkin eden ve açanlar esas itibariyle Türkiye'nin gidişatından ve laikliğin zaafa uğramasından şikâyetçi olabilir ama daha üst kademede bu uluslararası bir olaydır. Kürt meselesinin çözülmesi büyük güçler tarafından hoş karşılanmaz.

Tayyip Bey'in pozisyonu zor. Türkiye AB hedefinden vazgeçtiğinde farklı bir hedefi oluşacak. Beliren durum Türkiye'nin kendi başına odak olmasıdır.

Bir müttefik arayacaksınız. ABD bölgede Türkiye'yi müttefik olarak görmeye razı. Onlar dünyada, biz bölgemizde büyüğüz.

(Yeni Şafak - 7/04/2008 Pazartesi)

Scroll to Top