M. Erhan Durukan: “TEVFİK FİKRET”

M. Erhan Durukan: “TEVFİK FİKRET”

M. Erhan Durukan: “TEVFİK FİKRET”

Tevfik Fikret, 19 Ağustos 1915’te İstanbul'da vefat etti. Türk şair, öğretmen, yayıncı.

Tevfik Fikret, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecinde yetişti. Edebiyat-ı Cedide topluluğunun lideri olan Tevfik Fikret, devrimci ve idealist fikirleriyle Mustafa Kemal başta olmak üzere dönemin pek çok aydınını etkiledi. Türk edebiyatının Batılılaşmasında büyük pay sahibidir.

Tevfik Fikret, 24 Aralık 1867'de İstanbul’un Kadırga semtinde dünyaya geldi. Tevfik Fikret’in ailesi ona Mehmed Tevfik adını vermişti. Babası Hüseyin Efendi, Çankırı’nın Bayramören ilçesine bağlı Dalkoz Köyü’nden ayrılıp İstanbul’a yerleşmiş Ahmet Ağa’nın oğlu idi. Hüseyin Efendi, oğlu doğduğu yıl İstanbul’da belediye meclis üyesi ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nde memur olmuştu. Sonraki yıllarda Osmanlı Devleti’nin Hama, Nablus, Akka, Urfa, Halep mutasarrıflıklarında bulundu. Annesi Hacı Hatice Refia Hanım, 1822'deki Yunan ayaklanmasında kimsesiz kalıp Osmanlılar’a sığınmış ve Müslüman olmuş iki Sakızlı Rum çocuğunun kızı idi. Mehmed Tevfik'in Sıdıka adlı bir kız kardeşi vardı.

Hac ziyaretine giden annesi Refia Hanım, 1879’da dönüş yolunda kolera nedeniyle ölünce Tevfik Fikret, 12 yaşında öksüz kaldı. Babası, saraya jurnal edilerek Arabistan’a sürgüne gönderildiği için kız kardeşi ile kendisinin bakımını anneannesi ve büyük yengesi üstlendi. Henüz çocukken annesini kaybetmek, onu hayatı boyunca etkiledi. 19 yıl sürgünde kalan babası da sürgünden hiç dönemedi ve orada öldü. Aksaray’daki Mahmudiye Valide Rüştiyesi’nde öğrenimine başlayan Tevfik Fikret, çok dindar bir ortamda yetişmekteydi. Okulu, 93 Harbi yenilgisinden sonra Rumeli’den İstanbul’a gelen göçmenlere tahsis edilince öğrenimine Galatasaray Sultanisi’nde devam etti. Bu yeni okula girişi hayatında bir dönüm noktası oldu. 11 yıl öğrenim gördüğü okulunda devrin önemli edebiyatçılarından Recaizade Ekrem, Muallim Naci, Muallim Feyzi gibi seçkin öğretmenlerin öğrencisi oldu. Şiir yazmaya lise yıllarında başladı. Öğretmenlerinin teşviki ile yazdığı ilk şiiri, Tercüman-ı Hakikat'te yayımlandı. Nazmi mahlasıyla yazılmış, gazel tarzında bir şiirdi. Okulu 1888 yılında birincilikle bitirmiştir.

Mezun olduğu yıl, Hariciye Nezareti İstişare Odası (Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi)’nde kâtip olarak işe başlayan Mehmed Tevfik, kısa bir süre sonra geçtiği Maarif Mektubi Kalemi’nden bir yıl dolmadan istifa ederek ayrıldı. Sadaret Mektubi Kalemi’nde kısa bir süre çalıştıktan sonra 1889 Ağustos’unda İstişare Odası’nda tekrar muavin olarak göreve başladı. Bir yandan da Yüksek Ticaret Okulu’nda Fransızca ve Türkçe dersleri vermekteydi. Kısa bir süre sonra Trabzon Valisi olacak dayısı Mustafa Bey’in 15 yaşındaki kızı Nazime Hanım ile 1890 yılında evlendi, dayısının evine yerleşti. Şiir konusunda bir süredir suskun olan Fikret, İsmail Safa'nın yönettiği Mirsad dergisinde "Bahar" şiirini yayımlayarak suskunluğu bozdu; aynı yıl Mirsad'da 18 şiiri daha yayımlandı. Derginin açtığı iki yarışmada birer birincilik alarak ününü arttırdı.

Osmanlı Lisanı Öğretmenliği Sınavını kazanarak 1892’de çok sevdiği Mekteb-i Sultani’ye atanması ile yaşamında yeni bir dönem açıldı. 1894 yılında Malumat Dergisi’nin başyazarlığını üstlendi. 1895'te Recaizade Ekrem, Fikret'i bir bilim dergisi olan Servet-i Fünun'un sahibi Ahmet İhsan ile tanıştırdı ve onları dergiyi bir edebiyat dergisi haline getirmeye ikna etti. İstanbul’u ahlaksızlıkla suçlayıp lanetleyen ünlü "Sis" şiirini 1902 yılında İstanbul'un sisler altında olduğu bir günde yazdı. Tevfik Fikret, geçirdiği bir ameliyat sonrasında 19 Ağustos 1915’te Aşiyan'da hayatını kaybetti. 1908-1909 yılları arasında Galatasaray Spor Kulübü' nün hâmi başkanı olarak kulübü koruyucu şekilde davranmış, dönemin şartlarından etkilenmemesi için elinden geleni yapmıştır.

Tevfik Fikret, kayınpederi Mustafa Efendi'ye Aşiyan’daki evinin bahçesine gömülmeyi vasiyet etmiş olmasına rağmen Aşiyan'ın sonradan kimin eline geçeceği konusundaki şüphe ve endişeler nedeniyle Eyüp'teki aile mezarlığına gömüldü. Mezarı, 1945'te müze yapılan evine 24 Aralık 1961’de geçirildi. Şairin ömrünün son haftalarında sık sık Aşiyan'a gelen, şairle yakın dostluk kurup portrelerini yapan Mihri Müşfik Hanım, ölümünden hemen sonra Tevfik Fikret'in yüzünün ve sağ elinin kalıbını almıştır. Bu, Türkiye'de bilimsel olarak hazırlanan ilk maske çalışmasıdır.

Galatasaray Lisesi’nin bahçesinde, onun anısına 1920’lerde yaptırılmış bir anma mezarı bulunur. Şair, Rıza Tevfik'in başlattığı bir gelenekle ölümünün ilk yılından itibaren ölüm yıldönümlerinde evinde anılmıştır. 1918'deki törene Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal de katılmıştı.

KÜÇÜK ASKER

Küçük asker, silah elde

Kahramanca ilerliyor

Karşısında bütün belde

"Kahramanım, yaşa!" diyor...

 

Küçük asker, küçük asker!

Vatan senden hizmet ister.

 

Vatan için çeker emek

Herkes; bu borcu herkesin.

Vatan demek ninen demek,

Sen nineni sevmez misin?..

 

Küçük asker, küçük asker!

Vatan senden şefkat ister.

 

Vatan senden hayat umar,

Sen yaşarsan o canlanır;

Vatan için ölmek de var,

Fakat borcun yaşamaktır...

 

Küçük asker, küçük asker!

Vatan senden kuvvet ister.

 

Minimini omuzların

Taşıyacak yarın tüfek;

Tüfek değil, vatan yarın

O omuza yüklenecek...

 

Küçük asker, küçük asker!

Vatan senden gayret ister.

 

Küçük asker dinle bunu:

Sakın boşa silah atma;

Kılıcını, kurşununu

Haksızlığa karşı sakla...

 

Küçük asker, küçük asker!

Hak da senden kuvvet ister.

 

Tevfik Fikret

Scroll to Top